Monday, February 23, 2015

Asgari ücret ve sosyalizm


GÜNDEM
    Ana Sayfa » GÜNÜN İÇİNDEN » Asgari ücret ve sosyalizm

    Asgari ücret ve sosyalizm

    Sosyalist toplumda ücret uygulamasının kapitalizminkinden farkı şunlardır:
    1- Sosyalizmde işçi ücretlerinden vergi alınmaz
    Sosyalizmde üretim toplumsal ihtiyaçlar için üretimdir. Toplumsal üretimden yeni yatırımlar ve toplumsal ihtiyaçlar için fonlar planlı olarak ayrılır. İşçi ücretlerinden ayrıca vergi kesintisi yapılmaz. Kapitalizmde ücretlerden yapılan gelir vergisi, prim, sigorta vb kesintileri gibi, en adaletsiz vergi biçimi olan dolaylı vergiler (KDV, ÖTV, enflasyon, vb) kaldırılır. Kapitalizmdeki net ücret ile brüt ücret arasındaki ayrım kalkar. Tüm net ücretler, brüt ücret düzeyine yükselir.
    2- Sosyalizmde üretim getirisinden ayrılan toplumsal fonlar işçilere geri döner
    Sosyalizmde üretim getirisinden ayrılan fonlar, toplumsal fonlardır. Sermayenin cebine gitmez, işçilerin toplumsal ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılır.
    Sağlık, toplumsal sağlıktır. Koruyucu sağlık önlemlerinden tedavi edici hizmetlere kadar, son derece gelişkin sağlık hizmeti parasızdır. Eğitim, toplumsal eğitimdir. Ana okullarından üniversiteye kadar tüm eğitim sistemi parasızdır. Tüm işyerlerinde ve mahallelerde zorunlu olan kreşler, çocuk yuvaları, yaşlı bakım merkezleri parasızdır.
    Konut kiraları, elektrik, ısınma, su, ulaşım, iletişim ve temel gıda fiyatlarına işçiler için subvansiyon ve kontrol uygulanır. Fiyatları belli bir tüketim hacmine kadar düşük tutulur.
    Kültür, sanat, spor, oyun, eğlence, seyahat, tatil olanakları tüm işçilerin yararlanabileceği biçimde parasız ya da sembolik fiyatlarla sağlanır.
    Sosyalist toplumda eğitim, sağlık, çocuk ve yaşlı bakımı, kültür, sanat, spor … ve subvansiyonlar için ayrılan toplumsal fonlar işçi konseyleri tarafından belirlenip düzenlenir, tüm işçilerin denetimine açıktır.
    3- Sosyalizmde ücretler arasında uçurum yoktur, fark yukarı doğru kapatılır
    Sosyalizmde işsizlik yoktur. Herkesin üretken ve yaratıcı çalışmaya katılma hakkı vardır. Çalışma süresi, haftada 5 gün, günde 6 saatten başlayarak giderek kısaltılır.
    Sosyalizmde tüm işçilerin temel maddi ve kültürel geçim ve ihtiyaçlarının karşılanması güvence altına alınır. Üretkenlik artışı, işçilere maddi ve kültürel istikrarlı refah artışı olarak geri döner. Yalnızca verili ihtiyaçların karşılanması değil, üretkenlik artışıyla durmaksızın yeni ihtiyaçlarının yaratılması ve temel maddi ve kültürel yaşam standartını yükseltecek biçimde karşılanması gözetilir.
    Sosyalizmde “asgari ücret” değil, temel ve insanca yaşamaya yeterli ücret sistemi uygulanır. Burjuva iktidarı ve mülkiyeti kaldırıldıktan sonra, ücret eşitsizlikleri asgari ücretten başlayarak yukarı doğru kapatılır. İşçiler arası rekabet ve eşitsizliği geriye doğru artıran performans gibi sistemler kaldırılır. Vasıfsız işçilerin eğitimine ve nitelik kazanmasına, üretken ve yaratıcı yetenekleriyle birlikte toplumsal-bireysel ihtiyaçlarının da genişlemesine öncelik verilir.
    Sosyalizmde üretim gibi, çalışma yeteneğinin üretim ve yeniden üretimi de toplumsaldır. Dolayısıyla ücret de salt bireysel değil toplumsal ücrettir. Kapitalizmde işçilerin toplumsal-bileşik emeğinden gelen muazzam üretkenlik artışı, kapitalistlerin cebine gider, işçilere salt bireysel ücret verilir. Sosyalizmde ise, işçilerin salt bireysel çabası değil, emeğin toplumsal-bileşik karakterinden ileri gelen muazzam üretkenlik artışı, işçilere toplumsal ücret ve parasız toplumsal hizmet ve olanaklar olarak geri döner.
    4- Sosyalizmde ücret sosyalist konseyler demokrasi temelinde belirlenir
    Sosyalizmde temel ve yeter ücret, gerçek anlamda bilimsel bir temelde hesaplanır. Fakat ücretin belirlenmesi, salt ekonomik-teknik bir sorun olarak değil, asıl toplumsal-siyasal bir sorun olarak görülür ve gerçekleşir.
    Ücretler sosyalist işçi konseyleri tarafından, sendikaların ve tüm işyerlerindeki işçi komite ve meclislerinin doğrudan katılım ve yer almasının sağlandığı sosyalist demokratik tarzda belirlenir.
    Sosyalizmin en önemli ayrım noktalarından biri, neyin ne kadar kimin için nasıl üretilip dağıtılacağına, bunun için de bugün ve gelecekte verili ve yeni ihtiyaçlarının ne olduğuna örgütlü ve bilinçli işçilerinin kendilerinin karar verebilecek olmasıdır. Tüm işçilerin, genel üretkenlik düzeyi, bunun içinde ki kendi katkısı vbnin tam bilgisine sahip olarak, toplumsal-bireysel ihtiyaçlarını taban organları ve sendikaları aracılığıyla ifade etme ve doğrudan katılımcısı olduğu konseyler demokrasisi temelinde toplumsal ücretlerin belirlenmesinde yer alma ve denetleme hakkı vardır.
    5- Emek gücünün meta, çalışmanın zorunluluk ve zahmet olmaktan çıkarılması
    Sosyalizm, kapitalizmden komünizme bir geçiş sürecidir. Bu yüzden kapitalizmin kalıntıları ile komünizm amacını aynı anda içinde barındırır. Sosyalizmin ilkesi olarak bilinen “herkesten yeteneği kadar, herkese emeğine göre” ücret sistemi, toplumsal ücret sistemiyle alanı daraltılarak da olsa kapitalist değer yasasının ücret-tüketim metaları ilişkisi bağlamında işlediğinin göstergesidir. Ücret sisteminin alanı daraltılarak (eğitim, sağlık gibi artan sayıda toplumsal ihtiyaç alanının meta olmaktan çıkartılması) ve toplumsallaştırılarak da olsa devam etmesi, emek gücünün meta olmasının ve zorunlu çalışmanın (yine her birinin alanı daraltılarak da olsa) devam etmesi anlamına gelir. Ücret sistemi istediği kadar iyileştirilmiş, gerçek temel ücretler yükseltilmiş olsa da, ücret sistemi varsa, emek gücü tümüyle meta olmaktan çıkmamış, zorunlu çalışmadan tümüyle özgürleşmemiş demektir.
    Sosyalizm, “düzeltilmiş kapitalizm” anlamında bir biçimsel sosyalizm değil de, komünizme doğru gelişen ve onu da artan ölçüde içermeye başlayan gerçek ve gelişkin bir sosyalizm olacaksa; o zaman kapitalist ücret sistemini iyileştirmek ve alanını daraltmakla yetinemez. Ortadan kaldırmayı, herkese ücret-meta dolayımı olmadan ihtiyaç olarak asgari çalışma ve ihtiyacına göre azami dağılım sistemini yaratmayı amaçlamalıdır. Bu da, çalışma yeteneğinin meta, çalışmanın zorunlu ve zahmetli olmaktan çıktığı, meta ilişkileri ve işbölümünün ortadan kalktığı, üretim ve ihtiyaçların emek-zaman ile (değer yasası) ile ölçülmesinin hem imkansız hem de gereksiz hale geldiği bir toplumsal üretkenlik düzeyini gerektirir. Günümüzde ise toplumsal emek üretkenliğinin geldiği düzey, bu geçişi son derece hızlandıracak ve kolaylaştıracak bir noktadır. Bu yüzden daha gelişkin bir sosyalist devrimle birlikte, ücret sistemini yalnızca iyileştirmekle kalmayıp alanını daha hızlı daraltıp sönümlendirmek, komünist “herkese ihtiyacına göre” ilkesini en baştan içerimine almaya başlayan, bir “emek olmayan emek” uygulaması mümkün olacaktır.
    İŞÇİ MECLİSİ, Ocak 2015 sayısından alınmıştır

    YORUM YAZ

    Girdiğiniz e-mail adresiniz yayınlanmayacaktır. lütfen zorunlu alanları doldurunuz *
     *